|
||||||||||||||||||||||||||
Zihnimiz, aldığı bilgileri hem bilinçli hem de bilinçaltı olarak işlemektedir. Bilinç, zihnin mantık yürüten, kavrayan, eleştiren, yargılayan kısmıdır. Bilinçaltımız ise beynimizin farkında olmadığımız yanıdır. Bilinçaltı bütün istemsiz beden fonksiyonlarını kontrol etmenin yanında, tüm deneyimlerimizi, hatıralarımızı depolar, bağışıklık sistemimizi, hormon sistemimizi kontrol eder.
|
||||||||||||||||||||||||||
Zihnimizin bu derindeki kısmı aynı zamanda sezgilerimiz, tutumlarımız, kendimiz hakkındaki düşüncelerimiz ve alışkanlıklarımızdan da sorumludur. Otomatik pilot gibi çalışır. Bilinçaltı, bilinçli zihnin aksine sorgulamaz, eleştirmez, telkinleri veya imgelem yoluyla hayal ettiğini kolayca kabul eder.
Aslında bilinçaltının temel görevi bizi hayatta tutmak ve mutlu etmektir. Bilinçaltını bilgisayarın hard disk’ine benzetebiliriz. Ekranda gördüğümüz ise gerçeğimiz veya yaşantılarımız olsun. Ekrandaki görüntü yani gerçeklerimiz, yaşantılarımız, hissettiklerimiz esasen hard diskten gelmektedir, öyle değil mi? Yani bilinçaltımızdan. Aslında her şey bilinçaltımızdaki düşüncelerimizin, inançlarımızın, duygularımızın yansımasıdır. Birçoğumuz hep aynı hataları yapar ve aynı sorunları yaşarız. Çünkü beynin bilinçli kısmı tekrarlanan hataların farkında olsa da, bilinçaltı farklı düşünmekte, hissetmektedir. Bilinçli aklımız, sağlığımız için zayıflamamız gerektiğini söyler. Fakat bilinçaltı, yemek yemenin rahatlattığını, stresi azalttığına inanıyorsa kilo vermek zorlaşır veya kilo verir tekrar alırız. Çünkü gerçek şef bilinçaltıdır. Terapi ancak bilinçaltını ikna ederek, inançlarını değiştirerek gerçekleşir. Dış şartları değiştirmek yerine içimizdeki inançları değiştirmek zorundayız. Beynimizin kapısı içeriden açılıyor aslında... Hipnoterapi, bilinçaltı düşünce, inanç ve duyguları yeniden düzenleyen bir terapidir. |
||||||||||||||||||||||||||
Zihnimizi bir buzdağına benzetirsek;
Blinçli Zihin bunun % 12’si kadardır. Kalan % 88’i ise Blinçaltıdır. Bilinçli zihin daha eleştireldir. Problem çözerken daha çok analiz yapmaya meyillidir. Bu da bazen karasızlığa ve harekete geçmekte zorluklara neden olabilir. Bilinçaltı çalışmaları ile, bilincin bu analiz yeteneğinden kurtulan bilinçaltı zihin, telkin almaya daha hazır hale gelir, imajinasyon yeteneği artar ve terapi gerçekleşir. |
||||||||||||||||||||||||||
Mevlana’nın söylediği gibi: “Sen düşünceden ibaretsin, geri kalan et ve kemiksin. Gül düşünür gülistan olursun, dikenlik düşünür dikenlik olursun.’’
Ayrıca bilinçaltı bağışıklık sistemini ve hormon sistemimizi de kontrol ettiğinden sağlığımızla da doğrudan ilişkilidir. Bu yüzden sürekli karamsar, üzgün, öfkeli, değersizlik inancı içindeki stresli insanlar hem bedensel hem de ruhsal hastalıklara daha sık yakalanıyorlar. Yoğun Bakım’daki hastalarda da sıkça gözlemlenmiştir. Neşeli, olumlu hastalar daha hızlı iyileşip yoğun bakımdan daha kısa sürede çıkmışlardır. Bunların yanı sıra bilinçaltı imgeleme çalışmaları ile kişinin bağışıklık sisteminin güçlendiğini gösteren birçok bilimsel araştırma var. Depresyon, panik atak, fobiler de bilinçaltına yerleşmiş tekrarlayan olumsuz düşünce ve duyguların yansımasıdır. Eğer bilinçaltınız, başaramayacağınıza inanırsa, gerçekten başaramazsınız. Bilinçaltımızı olumlu düşünce ve duygularla doldurursak hastalığı sağlığa, mutsuzluğu mutluluğa, başarısızlığı başarıya çevirebiliriz. |
||||||||||||||||||||||||||
Seans ücreti ve randevu bilgisi için ofisimiz ile iletişime geçilmesi rica olunur.
|
||||||||||||||||||||||||||
Bize Ulaşın: +90 392 815 12 14 | ||||||||||||||||||||||||||